Refi b. Mihran :
Tâbiînin büyüklerinden.
Yüksek halleri bulunan, Peygamber efendimizin sünnetine, büyüklerimizin
yoluna uymayı, bid’atleri
terk etmeyi tavsiye eden bir zât idi. Künyesi Ebü’l-Âliye’dir. Künyesi ile
meşhûr
olmuştur. 93 (m. 711)
senesinde vefât etti. Hz. Ebû Bekir’i gördü. Hz. Ömer’in arkasında namaz kıldı.
Übey bin Ka’b’ın (r.a.) ve
diğer Sahâbîlerin huzurunda Kur’ân-ı kerîm okudu. Güzel ve çok fâideli hoş
sözleri vardır.
Ebû Âliyye’nin Tâbiîn
arasında seçkin bir yeri vardı. Aralarında, Kureyşlilerin de bulunduğu
toplulukta,
Abdullah İbn-i Abbas
hazretleri onu yanına oturtur “İşte ilim, insanın şerefini böyle kat kat
arttırır”
buyururdu. Ebû Bekir bin
Dâvûd’da (r.a.) Peygamber efendimizin Eshâbından sonra, Kur’ân-ı kerîmi,
Ebû Âliyye, ondan sonra
Sa’îd bin Cübeyr’den daha iyi bilen olmadığını söylemiştir. Ebû Âliyye tefsîr
ilmini İbn-i Abbas
hazretlerinden almıştır. Bu konuda en çok ondan rivâyette bulunmuştur.
Tefsîrine örnek: Allahü
teâlânın “Onlar ki kıldıkları namazdan habersizdirler (gâfildirler) Onda
sevh ederler.” (Mâun 5)
âyetinde kimin murad edildiği sorulunca, kaç rekât kıldığını bilmeyenlerdir,
diye
cevap vermiştir.
O, Hz. Ömer, İbn-i Mes’ûd,
Hz. Ali, Hz. Âişe ve daha birçok Sahâbîden ilim almış, ondan da
Katâde, Hâlid El-Hazzâ,
Dâvûd bin Ebî Hind, Avf el-A’râbî, Rebî’ bin Enes ve daha başkalarından ilim
öğrenmiş ve hadîs-i şerîf
nakletmişlerdir. Rivâyet yoluyla bildirdiği hususlarda sözüne güvenilir bir
kimse
idi. Onun tefsîre dair
rivâyetleri vardır. Bu tefsîre dair rivâyetlerini Rebi bin Enes el-Bekrî
bildirmiştir.
Refî’ bin Mihran hazretleri
hayır ve hasenatını gizli yapardı ve buyururdu ki: “Sadakanın en hayırlısı,
sağ elle verip sol elinden
bile gizlemektir.” Nasîhat isteyen birine buyurdu ki:
“Allahü teâlânın sevdiği ve
beğendiği işleri yap, böyle yapan kimse salih amellere, iyi işlere meyleder,
onu yapar. Kötülüklerden ve
günahlardan uzak kal. Kötülük yapan, günah işleyen kimse, kötülük ve
günaha alışır, bunları
yapmakta devam eder. Allahü teâlâ günahkâra, dilerse azâb eder, dilerse onu
bağışlar.” Yine buyururdu
ki:
“Allahü teâlânın insanı
müslüman olmakla şereflendirmesi, arzu ve isteklerinden koruması büyük
nimetlerdendir.”
“Müslümanlığı öğreniniz.
Öğrenince de ondan yüz çevirmeyiniz. Doğru yola yapışınız. Bu yol,
müslümanlıktır.
Müslümanlıkta sağa sola sapmayınız. Resûlullah (a.s.) ve onun gökteki yıldızlar
gibi
olan Eshâbının yoluna
yapışınız. Arzu ve isteklerinizden çok sakınınız. Arzu ve istekler aranızda
düşmanlık
ve kin meydana getirir.”
“Bir âlimden ilim almak için, günlerce yol
yürürdüm. O zâtın yanına vardığım zaman, onda ilk aradığım,
namazını doğru ve
şartlarına uygun kılıp kılmadığı olurdu. Eğer, şartlarına uygun kılarsa,
yanında
kalır, ondan ilim
öğrenirdim. Bu şekilde bulmazsam yanında kalmaz ondan ilim almazdım.”
“Utanan ve kibirli olan
ilim öğrenemez.”
“Kendileriyle görüştüğüm
zaman Resûlullah’ın (a.s.) Eshâbı bana şöyle dedi: (Allahü teâlâdan
başkası için, iş yapma,
sonra Allahü teâlâ seni kendisi için amel (iş) yaptığın kişinin eline
bırakır.)”
Birisi, Refi bin Mihran
hazretlerinin abdest aldığını görünce, “Allahü teâlâ tevbe edenleri ve temiz
olanları sever.” meâlindeki
âyet-i kerîmeyi okudu. Bunun üzerine O da, “Kastedilen mânâ, su ile
temizlelenenler değil,
günahlardan temizlenenlerdir” buyurdu.
Refi bin Mihran
hazretlerinin rivâyet ettiği iki hadîs-i şerîf:
Resûlullah (aleyhisselâm)
sıkıntılı zamanlarında “Lâ ilâhe illallahü azîm-ül-alîm, lâ ilâhe illâ
rabbül-âlemîn,
rabb-ül-arşil-Kerîm, lâ ilâhe illallâh, Rabb-üs-Semavâti ve-l-Erdı, ve
Rabb-ül-arş-ilazîm.”
buyururlardı.
İbni Abbas’dan rivâyet
ettiği hadîs-i şerîfte Resûlullah efendimiz: “Dinde aşırı gitmeyiniz. Sizden
önceki ümmetler dinde aşırı
gitmeleri sebebiyle helâk oldular.”
Kaynaklar:
--------------------
1) Hilyet-ül-evliyâ,
cild-2, sh-217
2) Tabakât-ül-müfessirîn,
cild-1, sh-172
3) Tezkiret-ül-Huffâz, 1/61